Danışmanlık esnasındaki sorunlar ve şüpheler
Aşağıda bir danışmanlık esnasında ortaya çıkabilecek sorunlar ve şüpheler bir araya getirilmiştir, ancak bunlar kesinlikle ortaya çıkacak diye bir kural da yoktur. Bu tarz ‘’engeller’’ ile sizin güveninizi sarsmak istemiyoruz, aksine size danışmanlık süreci esnasında açıklama konusunda katkı sağlamak istiyoruz. Zira danışmanlık sürecinin her zaman uyum içerisinde ve düzgün bir şekilde ilerlememesi, aksine bazen sorunlar, şüpheler ve hatta tedirginlik durumunun ortaya çıkması çok normaldir.
Bu tür deneyimler olumsuz olarak değerlendirilmemeli, bazen bu deneyimler şahsi problemlerin çözümü ya da daha derin bir anlayış için yardımcı olmaktadır. Size, Danışma esnasında ortaya çıkabilecek kararsızlık durumunda ne yapabileceğiniz ile ilgili bilgiler vermek istiyoruz. Böyle şüphe ve sorunların sık sık konuşulması ve Danışman aracılığıyla açıklanması uygun olacaktır. Bazı durumlarda da sabretme ya da şahsi beklentilerin değiştirilmesi gerekli olabilmektedir. Hiçbir şey değişmediğinde ve kararsızlığınızın devam etmesi durumunda süreci sonlandırmak ya da Danışmanı değiştirmek zorunlu bir netice olabilir.
• ‘’….’nın doğru olup olmadığını bilmiyorum.’’
• ‘’Peki bu ne ifade ediyor?’’
• ‘’Tabi ki her şey iki taraflıdır’’
• ‘’Aslında çok da … değil’’
• ‘’Gerçekten o kadar hasta mıyım?’’
• ‘’Bu yüzden doğru şekilde ilerleme kaydedemeyiz’’
• ‘’Ne yapmalıyım?’’
• ‘’Ne kadar da uzun sürdü!’’
• ‘’Harika bir tür …’’
• ‘’Sonraki seansı düşünüyorum da …’’
• ‘’Kendini ne kadar da değiştirdin …’’
• ‘’….’nın doğru olup olmadığını bilmiyorum.’’
Danışmanınızın, probleminizi doğru şekilde anlamadığı düşüncesine sahipseniz,
Birçok seanstan sonra problemlerinizin anlaşılmadığı düşüncesine sahipseniz, Danışmanlığın türü ya da şekline karşı itiraz etmenizi gerektirmektedir. Bu düşüncenizi gözden geçirin ve düşüncenizin kendiliğinden yok olacağı inancına düşmeyin. Bir danışmanın, sizin sorunlarınızı anladığını ve danışmanın bunlarla ilgili olduğunu size yansıtmıyorsa, danışmanlık ilişkisi için önemli olan ön koşullardan biri eksik demektir.Danışman sizin anlamadığınız kavramlar ile konuşuyorsa, sizin anlamadığınız ya da kısmen anladığınız mesleki terimler ya da yabancı sözcükler kullanıyorsa, bu sizin göz yummanız gereken bir konu değildir. Danışman, durumu sizin için anlaşılır şekilde açıklamaya özen göstermek durumundadır. Ayrıca biz günlük hayatta başka şeylerden bahsederiz, birbirimizi dinlemeyiz ve bazen de anlaşmak istemeyiz: Ancak bu danışmanlık sürecinde olamaz ve olmamalıdır. Anlamadığınız sözcükler, kavramlar kullanıldığında bunların ne anlama geldiğini sorun. Açık olmayan imalar tekrar tekrar yapıldığında, ne kastedildiğini kavramaya çalışın. Tekrar böyle bir hisse kapılırsanız da Danışmanin sizin sorunlarınızı dikkate almadığını ya da bu problemlerle ilgilenmediğini ifade edin.
‘’Peki bu ne ifade ediyor?’’
Danışman tarafından önerilen önlemlerin, yöntemlerin size gerçekten yardım edip edemeyeceği konusunda kuşkuya düştüğünüzde.
‘’Danışmanim saatler boyunca anlattıklarımı sadece dinledi. Sonrasında da eşimi yanıma almadan yalnız tatile çıkmamı tavsiye etti. Bunu nasıl yapabilirim ki? Bunu yapamam!’’ Sizin bu tür şüpheler ile uğraşabilmeniz, birçok etkiye bağlıdır; örneğin bugüne kadar bu türden önlemlerle nasıl deneyimler edindiğinize ve danışmanınızın hangi aşamasında bulunduğunuza. danışmanınızın başlangıcında seans sürecine ya da danışmanla olan anlaşmanıza sert bir şekilde itiraz ederseniz, verimli bir danışmanlık süreci için gerekli olan önemli ön koşullar sağlanmamış olur. Danışmanınıza, alınacak önlemlerin başarıya ulaşacağına inanmadığınızı hemen söylerseniz, onun motivasyonunuzdan ve hazırlığınızdan şüphe duymasına neden olursunuz. İyi bir Danışman, kendi çabasını hemen ortaya koymaz, aksine her şeyden önce sizin iyileşme motivasyonuyla ilgilenir: Bu danışmanlığı neden istiyorsunuz? Bu danışmanlıkdan ne bekliyorsunuz? Mutlaka sizin tepkinizi dikkate alacaktır.
Danışmanlık methodu yaklaşımı hakkındaki temel ve derin şüpheler bir danışmanlık için daha çok ya da daha az anlamda bir sondur. Bir Danışman, örneğin size tekrar tekrar ebeveynlerinizle ya da sizin geçmişinizle ilgili yaşadıklarınızı soruyorsa, ancak yine de danışmanın bu deneyimlerle ilgilenilmediği konusunda eminseniz bir uyuşmazlık ortaya çıkabilir. Ya da Danışman, sizinle bir sonraki seansa kadarki sürede dik başlı çocuklarınıza karşı nasıl davranacağınız konusunda anlaşmaya varmayı deniyor. Ancak siz bu deneyin yarardan çok zarar sağlayacağından eminsiniz. Soğukkanlı olan danışmanlar sizin isteklerinize saygı gösterirler ve sizin gerçekten istemediğiniz şeyler için girişimde bulunmazlar. Bunun yanı sıra Danışmanin önerilerinin başarı vaat edip etmediği konusunda sizi meslekten olmayan biri olarak öngören genel kurallar yoktur. Bu duyguları terk edin ve şüphelerinizi ifade edin.
‘’Tabi ki her şey iki taraflıdır’’
Psikolojik danışmanlık sürecinde kendinizi geçici olarak kötü hissettiğinizde
Çok da nadir olmayan bir şekilde ek zahmetler verilerek ve bazen de ek ağrı ve sıkıntılar çekilerek ilave tecrübeler ve gelişmeler elde edilmek zorundadır. Örneğin sürekli korunaklı ve iyi bir şekilde yaşayan bir kadın evliliği süresince fedakârlık yaparak diğer insanların ve özellikle de kocasının ihtiyaçlarına uyum sağladığını ve bunlara boyun eğdiğini fark ediyor. Kendisinin bu şekilde alt tabaka olarak tutulmasının onu sürekli daha depresif ve sinirli yaptığını idrak ediyor.Psikolog kadının alışılmış rolüne devam etmeyi isteyip istemediğine ya da bundan kurtulmayı denemeyi isteyip istemediğine karar verilmelidir. Danışmanlar, kadının kocasına karşı daha az saygı gösterdiğinde büyük olasılıkla ek tartışma ve münakaşaların ortaya çıkacağını bilir. Belki de bu çatışmalar nedeniyle kadın bir süreliğine kendisini kötü hisseder, ancak Psikolog , bazı adımların atılabileceğini ve bunların onun için akıllıca olabileceğini öğrenir.
Peki ama bu ‘’geçici’’ nedir? Tabi ki uzun vadede ek yükler ile daha iyi hissedeceğiniz ihtimali bulunmaktadır. Peki neden geçici bir kötüleşme durumuna katlanmak zorunda kalasınız? Gelecekteki ek problemler işaret edildiğinde ve belirtildiğinde, bununla neyin anlatılmak istendiğini ve bu yük süreçlerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini sorun. 30 ile 50 seanslık bir psikolog öngörüldüğünde ve 10 – 15 seans sonra kendinizi danışmana iletişimi nedeniyle eskisine göre daha kötü hissettiğiniz duygusuna kapılırsanız bunu ifade edin. Geçmişteki sıkıntı verici ve hasta edici deneyimleri hatırlamanızı zorunlu olarak dikkate alan danışmanlar bulunmaktadır. Bu varsayım mutlaka doğru olmak durumunda değildir. danışmanlık esnasında geçmişteki sıkıntı verici olaylardan kaynaklanan tartışmalar sizi daha da kötü hissettirdiğinde, danışmanınızın avantaj ve dezavantajlarını dikkatlice gözden geçirin.
‘’Mutlu bir evliliğiniz var mı?’’
Danışmanlar, kendinize sakladığınız şeyler ve deneyimleri sorduğunda
Bazı hastalar, danışmanlık sürecinde baskı altında kalmaktan, bazı şeyleri söylemek ya da yapmaktan korkarlar. Başlangıçtaki bu güvensizlik aşağıdaki korkuları tetikler: Bana ne soracak? Her şeyi söylemek zorunda mıyım? Uygunsuz olan ya da önemsiz diye düşündüğüm konularla ilgilenmek zorunda mıyım? Nahoş ya da huzursuz edici sorulara cevap vermek zorunda mıyım? Belki de Danışman size bunlar hakkında konuşmanın neden önemli olduğunu açıklayacaktır. Örneğin Danışman iyileştirme sürecinde hastanın tarif ettiği bu korkuların daha önce yaşanmış olası bir tecavüz vakasına gideceği düşüncesine kapılabilir. Ya da Danışman, hastanın tarif ettiği daha önceki zorlukların büyük bir kısmının kocanın alkolikliğine gideceğini tahmin ediyordur. Bu durumda, sizin için ilk bakışta nahoş, huzursuz edici ya da yeterince korkunç olmayan bağlantılar kurulur. Böyle durumlarda sizin için şu kural geçerlidir: Kendi içinizde neyi saklamak istiyorsanız, onu saklayın. Bir danışmanın tüm sorulara cevap verme zorunluluğu yoktur.Danışmanlık süreci bir günah çıkarma değildir, daha çok, sizin bir konu ile ilgili bir şeyler söyleyip söylememe konusunda özgür olduğunuz bir ortamdır.
Diğer taraftan bu psikolojik danışmanlık size tabi ki başka konular hakkında ya da sizin alışık olduğunuz şeklin dışında konuşma olanağı sunmalıdır. danışmanlar bunun için eğitim alırlar ve siz bu olanakları ve seçenekleri bir danışmanlık esnasında kullanabilirsiniz.
‘’Aslında çok da … değil’’
Size nahoş ya da can sıkı gelen şeyleri yapma konusunda kendinizi köşeye sıkışmış hissettiğinizde
Burada da bir önceki paragrafta geçerli olanlar geçerlidir. Bazı durumlarda size nahoş ya da can sıkıcı gelen durumların üstesinden gelmenin danışmanınızın amacı olabileceğini göz önünde bulundurmalısınız. Örneğin diğer insanlardan korktuğunuzda ya da onlara karşı güvensizlik duygusuna kapıldığınızda, davranış psikog yöntemi sizin için can sıkıcı olan bu tür durumlarda doğruyu bulabilmek için bilinçli olmanızı ve bunu öğrenmenizi amaçlamaktadır. Bu tutum için önkoşul, danışmanlık seanslarında pratik alıştırmalara yeterince hazırlanmanız ve bunu gerçek hayatta uygulayabilmek için motive olmanızdır. Örneğin bir Danışman siz diğer insanlardan korkuyorken sizi sokakta insanlarla konuşmaya ya da toplum içerisinde dikkat çekici şekilde davranmaya teşvik edebilir. Siz, bu tür can sıkıcı ve zor durumlarla başa çıkmayı ve korkulan ve de can sıkıcı olan sonuçların normalde olmayacağını fark etmeyi öğrenmelisiniz.
Size danışmanlık seansları esnasında muhtemelen sizin için can sıkıcı ve alışılmadık olan davranış şekilleri önerilecektir. Örneğin bazı danışmanlar, önlerindeki boş sandalyede ‘Kendi Korkuları Oturuyor’muş gibi onunla konuşması konusunda hastalarını teşvik edebilirler. Böyle bir öneri size yapay ve yabancı geliyorsa, bu öneriyi tabi ki uygulamak zorunda değilsiniz.
Tüm bu davranışlar kabul etmeyi önkoşul sayar, bu anlamda Danışmanin teklifini ve yorumlamalarını anlamanız gerekir: Bunlar öneridir, kesinlikle emir değildir.
Danışmanin size temas ettiği durumlar da olabilmektedir. Kısa süre yayınlanan bir çalışma, bazı danışmanlarIN örneğin kollarına dokunarak, onların sırtını sıvazlayarak ya da onlara sarılarak hastaları ile dert ortağı olduklarını ya da onlara yakınlaştıklarını ifade ettiklerini belirtmektedir. Vücut odaklı danışmanlıklarda bu durum daha sık ortaya çıkar. Eğer bu yakınlaşma size nahoş geliyorsa, bunu açıkça reddedin. Bu durum cinsel içerikli ima ya da temaslar için de kesinlikle geçerlidir.
‘’Gerçekten o kadar hasta mıyım?’’
Danışmanınızın sizin zaaflarınızın etrafında döndüğü ve güçlü yanlarınızın unutulduğu hissine kapıldığınızda
Bir psikodanışmanlıkda bir hastanın problemlerinin ve zorluklarının ön planda olması ve bunların ayrıntılı şekilde gündeme gelmesi şaşırtıcı değildir. Nihayetinde bu problemler hastaların danışmanlına gelme nedenidir.
Bir danışmanlık yönteminde problemleri anlatmadan, onları açıklamadan ve diğer problemlerle bağlantı kurmadan öteye gidilmemesi (ya da kısaca Danışmaniniz ile doğru olmayan şeyleri konuşmaktan öteye gidememeniz) ek zorluklar ortaya koyabilmektedir. Böyle bir gelişmenin desteklenmesi Danışmanin dili ve sözcük seçimi ile gerçekleşmektedir. Danışmaniniz, örneğin sizin hareketlerinizde, deneyimlerinizde ya da düşüncelerinizde sadece zaaf, güvensizlik, korku, çaresizlik, beceriksizlik, paranoya ya da isteksizlik emareleri görme eğiliminde ise, sizin kendi gücünüzün farkına varmanız ve bunu problemlerinizin çözümünde kullanmanız gereksiz şekilde zorlaşabilir.
Danışmanlarkullandığı mesleki dil de sürekli karşı karşıya gelmeniz durumunda ve her şeyden önce bu terimler ile anlatılmak istenilenin gerçekte ne olduğunu bilmediğiniz durumunda heves kırıcı olabilir (Örneğin ‘’Kişilik bozukluğunuz var, … çok düşük düzeyde özgüven, … çok düşük düzeyde özgüven duygusu, içgüdülerinizi kullanmıyorsunuz … sosyal yeterlik eksik, …çatışma yeterliliğiniz yok’’ gibi cümleler).
Bu kapsamda psikodanışmanlık araştırmalarının, Danışmaniniz süreci sizin kişisel yetileriniz ve güçlü yönlerinizin fark edilmesi ve bunların desteklenmesine yönlendirdiğinde tercihen iyileştirmenin başarısının beklenmesi gerektiğine işaret ettiğini bilmeniz gerekir. Bunun yanı sıra hastanın yeteneklerinde bir oryantasyondan da bahsedilir. Bu açıdan siz Danışmanin sizi güçsüz, hasta, çaresiz ya da zayıf görünmenize neden olacak bir davranışına karşı çıkmada tamamen haklısınız. Danışmanin davranışları ile cesaretinizi kırdığı, sizi güçsüz kıldığı ya da moralinizi bozduğu düşüncesine tekrar kapılırsanız bunu danışmana sert şekilde dile getirin.
‘’Bu yüzden doğru şekilde ilerleme kaydedemeyiz’’
Danışmaniniz sizden kendisinin daha baskın olduğu bir anlaşma talep ettiğinde
Bu türden deneyimler her şeyden önce bir davranış psikolog yöntemi ile mümkündür, çünkü bu danışmanlık yönteminde bu tür anlaşmalar ya da ev ödevi diye adlandırılan çalışmalar uygulanır. Örneğin yeme davranışı bozukluğunuz varsa, bir davranış Danışmani, sizin ilerleyen haftalarda net olarak belirlenmiş yeme ritmi ya da belirli yeme hızına sahip olmanız gerektiğini söyleyebilir. Depresif bir ruh haline sahipseniz ve sabahları yataktan çıkamıyorsanız, örneğin hafta da en az üç gün saat dokuzdan önce uyanmayı kararlaştırabilirsiniz. Bu türden anlaşmalar, her şeyden önce bir probleme odaklanıldığında, siz hasta olarak bu bağlantıyı görebildiğinizde ve bunu takip etmeye karar verdiğinizde mantıklıdır. Buna uymayacaksanız davranış psikoloğuna bırakın.
Anlaşmalara uymadığınız takdirde o ana kadarki süreç dikkatlice gözden geçirilir. Danışmaniniz buradaki nedenleri ve motifleri soracaktır. Bu davranışları inkâr etmek ya da küçük adımlarla ilerlemek mantıklı olabilir.
‘’Ne yapmalıyım?’’
Danışmaninizden somut bilgiler ve yönlendirmeler istediğinizde
Bazı danışmanlar, problemlerin çözümleri ya da değişiklik için daha az somut katkıda bulunmayı savunmaktadır. Özellikle hastanın problemlerini ya da kendisini yeni bir açıdan anlamasının ya da yorumlamasının amaçlandığı danışmanlık uygulamarlında (psikoanalitik danışma ya da konuşma danışma yöntemlerinde) bu görüş uygulanır. Burada hasta olarak, Danışmanin çok az konuştuğu düşüncesine kolayca kapılabilirsiniz. Ya da tam tersi olarak, danışmanlar esas noktanın problemlerin kişisel olarak değerlendirilmesi olduğu kanısına kapılabilirler. Bu açıdan yönlendirmede bulunarak ya da tavsiye vererek size çözüm sunmaktan az ya da çok kaçınabilirler.
Bir Danışmanın somut bilgiler ve yönlendirmeler sunma oranı onun iyileştirme yöntemi ve de kişisel tutumuna göre belirlenir. Kural olarak psikoanalitik ya da konuşma psikolojik danışmanlık yöntemine uygun uzman psikologlar size birçok somut yönlendirme ve tavsiye verme konusunda uygun olabilirler. Öncelikle danışmanın somut yönlendirmeler isteyip istemediğinizi ya da sizinle birlikte bir kişinin problemleriniz üzerine yoğunlaşmasını isteyip istemediğinizi düşünün. Psikoanalitiğe ya da derinlik psikolojisine dayanan psikodanışmanlık süreçlerinde somut ve görünür değişiklik isteklerinde daha az uygundur.
‘’Ne kadar da uzun sürdü!’’
Sonuca daha hızlı ulaşmak istediğinizde
Bilindiği üzere psikodanışmanlık hemen sonuç vermez. Sonuçlar için biraz beklemeniz gerekmektedir. Danışmanlar de değişiklikleri bir an önce ortaya çıkarmak için birbirlerinden farklı telaşlar içerisinde. Bazı danışmanlar sonuca hızlıca ulaşmak için tercihen belirli hipnoz tekniklerini kullanıyorlar. Buna karşın bazı danışmanlar hastalarının bu sabırsızlığının iyileştirmesi gereken problemin ta kendisi olduğunu düşünmekte.
Danışmanınızıniçin gereğinden fazla sabır da göstermek zorunda değilsiniz. Son yıllarda bilimsel çevrelerde artan anlayışa göre 20 ile 30 seans arasında süren kısa danışmanlık süreçlerinden çok daha uzun süren danışmanlıklarda eşit etkilere sahiptir. 20 seans sonrasında hissedilir değişiklikler ortaya çıkartmayan danışmanlar için sabırsızlığınızı sakin bir şekilde ifade edin.
‘’Harika bir tür …’’
Danışmaninizi kişisel olarak daha yakından tanımak istediğinizde
Bilimsel çerçevenin dışından baktığımızda bir danışmanlık aslında arkadaşlık anlamında da bir ilişkidir: İki kişi sürekli olarak bir araya geliyor, yoğun şekilde kişisel problemler ve zorluklar hakkında sohbet ediyorlar, olaylara birlikte yaklaşıyorlar ve problemlerle birlikte başa çıkmayı deniyorlar. Bu şartlar altında sempati ve bağlılık da geliştirilebilmesi tuhaf karşılanacak bir durum değil. Bu durum çok sık olmasa da hastanın Danışmanine âşık olmasına kadar gidebiliyor.
Hasta olarak Danışmaninizi daha yakından tanımak istediğinizde, bunu doğrudan dile getirebilirsiniz: tabi ki bunu kendinize de saklayabilir ya da bunu başka kişiler ile konuşabilirsiniz. Çoğu durumda bir psikoDanışman sizin kendisini kişisel olarak yakından tanıma istediğinizi geri çevirir: bu şu anlama gelmektedir; örneğin Danışman size kişisel herhangi bir mektup yazmaz ya kendisine gelmiş böyle bir mektuba cevap vermez, sizinle bir akşam yemeği için randevulaşmaz ya da size hediyeler almaz. Bir Danışmanin soru üzerine kendi kişisel özellikleri ya da kendi hayatıyla ilgili bilgileri sizinle paylaşması gibi durumlar da söz konusu olabilir. Daha yakın bir ilişki ciddi bir psikodanışmanlık süreci açısından uygun değildir.
Bu, danışmanların bazı hastaları tarafından ifade edilen yakınlaşma isteklerini sadece bir problem olarak gördükleri anlamına gelmez. Aksine bazı danışmanlar bu istekleri danışmanın iyi şekilde ilerlediğine dair bir işaret olarak değerlendirirler. Yine de bu danışmanların hastalarının bu isteklerini kabul etmezler, çünkü hasta ve Danışman arasındaki kişisel ve özellikle de cinsel birliktelik tabu olarak ve hatta mesleki hata olarak değerlendirilir.
‘’Sonraki seansı düşünüyorum da …’’
Danışmanlık seanslarına bağımlı olma hissine kapıldığınızda
Bazı hastalar bir psikodanışmanlık sürecinde seanslara bağımlı kaldığı hissine kapılabilirler. Bu, onların sürekli bir sonraki seansı bekledikleri ve sadece bu seanslar esnasında kendilerini nasıl hissettiklerini anlatabildiklerini düşünmeleri anlamına gelir. Seanslar çok sık gerçekleştiğinde, hastaların danışmanlarını çok sevdiği durumlarda ve problemleri hakkında bir başkasıyla böyle yoğun şekilde konuşamadıkları durumlarda bu türden bir bağlılık çok daha büyük bir şekilde ortaya çıkabilir. Seanslara belli ölçüde bağlı olma hissine geçici olarak kapıldığınızda bu temelde bir sorun teşkil etmez. Bu, sizin ilk planda yeni yollar bulmada hala desteğe olan ihtiyacınızı göstermektedir. Bu aynı zamanda, sizin bu seansları ciddiye aldığınızı da gösterir.
Diğer taraftan, sizin tüm düşünce, duygu ve işlerinizi tahmin edilemeyen bir süre için sadece danışmanınıza bağlıyor olmanız bir psikodanışmanlık mantığına aykırıdır. Bu yüksek önem sırası sadece, siz danışmanlık sürecini geçici bir aşama olarak kavradığınızda mantıklı olur. Örneğin, seanslar arasındaki süreyi uzatarak ya da danışma süresinin ne zaman biteceğini kafanızda önceden belirleyerek bir mesafe kat edebilirsiniz. Busüreçte edinilen deneyimleri daha da güçlendirerek günlük hayata yansıtmayı denemeniz genel olarak uygundur. Böylece her bir danışmanlık seansının anlamı ve önemi sizin için daha artabilir.
‘’Kendini ne kadar da değiştirdin …’’
Pozitif yöndeki değişikliklere sevindiğinizde, ama çevreniz buna uyum sağlamadığında
Bir psikodanışmanlık ile çok şey değiştirilebilir. Bu değişiklikler hem bir hasta olarak sizde hem de çevrenizde, arkadaşlarınızda, eşinizde, aile bireylerinde, iş arkadaşlarınızda ya da çevrenizde bulunan diğer kişilerde gerçekleşebilir. Siz, bu reaksiyonların çevrenizdeki tüm kişilerde her zaman pozitif karşılanmaması durumu için kendinizi ayarlamalısınız. Bir örnek bu durumu daha iyi açıklayabilir: Danışmanlık neticesinde ailesine ve evde yaşayan ebeveynlerine karşı daha özgüvenli davranmayı başaran genç bir kadın ile tanıştınız. Bu kadın boş zamanlarında kendi başına bir şey yapmaya da başladı. Bu gelişme muhtemelen eşinin ve ebeveynlerinin hoşuna gitmeyecektir. Bu yüzden aile içerisinde yeni problemlerin ortaya çıkmasında kadın suçlanacaktır. Uygun olmayan bu durumlarda kadın kötü bir düşünceye kapılacak ve sonunda da danışmanlığın değeri ve işlevi hakkında şüphe duymaya başlayacaktır. Böylece hasta için gerçekleşecek sonraki pozitif etkiler tekrar çok düşecek hatta bazı durumlarda da tamamen ortadan kaybolacaktır.
Psikolojik danışmanlığın neticesinde davranışlarınızı başkalarının (tanıdıklar, akrabalar, iş arkadaşları ya da arkadaşlar) beğenmediği şekilde değiştirdiğinizde, çevreniz ile sorunlar yaşamanız çok olasıdır: örneğin öncesine göre daha çok sözü geçsin isteyen bir şekilde ya da başkalarını daha az düşünen şekilde davrandığınızda. Bazı durumlarda çok çaba sarf ederek ulaşılan gelişmeler diğerlerinin reaksiyonları yüzünden tekrar gerileyebilir.
Bu sorun ile başa çıkabilmek için genel kurallar bulunmamaktadır. Çoğu Danışman, çevrenizdeki önemli kişileri danışmanlık esnasında planlanan değişikliklere dahil etmek gerektiğinden bahseder. Bu mümkün değilse ya da bunu yapmak çok zor ise, çevrenizden alacağınız olası reaksiyonları önceden düşünmeniz ve bunları yeni davranışlarınızın uygulanması ve planlanmasında göz önünde bulundurmanız gerekir. Danışmaniniz sizi bu konuda destekleyecektir.