1Postravmatik Stres Bozukluğu Nedir?
Posttravmatik stres bozukluğu travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın düşlerde ve günlük yaşamda tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir anksiyete bozukluğudur.
Savaş, kaza, doğal afet, hırsızlık, tecavüz, katliam gibi şiddet olaylarını bizzat yaşayan veya bunlara tanık olan kişilerde olaydan uzun zaman geçtikten sonra bile kalıcı bir travma yaşandığı uzun süreden beri bilinmekteydi. Ancak Posttravmatik Stres Bozukluğunun bir psikolojik bozukluk olarak tanınması ABD’de 1970’lerde Vietnam Savaşı dönemine rastlar[2]. Savaştan geri dönen askerlerde savaşta karşılaştıkları sinir bozucu olayların tekrar yaşandığı, olayları uzaktan veya yakından hatırlatan durumlardan şiddetle kaçındıkları, uyku uyumakta zorlandıkları, eş, dost ve aile ilişkilerinde güçlüklerle karşılaştıkları, dikkat dağınıklığı, kolayca irkilme ve öfkelenme eğilimi gösterdikleri gözlenmiştir. Sonuç olarak Posttravmatik stres bozukluğu, 1980 yılında Amerikan Psikiyatri Birliğince yayınlanan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabında bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanmıştır.
2Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Danışmanlık Süreci
Travma danışmanlığında öncelikle psikolojik desteğin mantığı danışana açık ve anlaşılabilir tarzda açıklanmalıdır. Travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınmanın belirtilerin sürmesine ve güçlenmesine neden olabileceği belirtilmelidir. Kişiye kendisinde kaygı, endişe ve korku yaratan bir uyaranla neden karşılaşması gerektiği açıkça anlatılmalıdır. Bununla birlikte yeterli bir sürede yüzleşmenin; ortaya çıkan anksiyeteyi bir süre sonra azaltacağı ve kontrol edilebilir düzeye indireceği vurgulanmalıdır. Ayrıca kişinin kendi yaşam deneyimlerinin kullanılarak bu yöntemin mantığının anlatılması, hastanın daha iyi kavraması açısından da önemli olduğu unutulmamalıdır.
3Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun Bilişsel – Davranışsal Modeli ve İyileştirme Aşamaları
Bu modele göre anksiyete ve benzeri duygusal sorunlara, uyumsuz ve gerçekçi olmayan düşünme biçimleri neden olur. Tehdidin nasıl algılandığı, tahmin edilebilirliği ve kontrol edilebilirliği gibi düşünsel faktörlerin TSSB’nin gelişimi ve sürmesinde etkili olduğu düşünülür. Aşağıda detaylıca açıklanacağı gibi bu model olayı algılama şekli kadar tekrar yaşama ve uyarılmışlık(huzursuzluk, tedirginlik, kaygı vb.) tepkilerini ortaya çıkarma noktalarına da önem verir.